Toplumun gelişimine paralel olarak, karmaşıklığın ve değişim hızının artmasıyla boşanma oranlarının da ülkemizde gün geçtikçe arttığı görülmektedir. Kalkınmış bölgelerde bu oran daha yüksektir.
Aile ve evlilik kurumunun bozulmasıyla önemli derecede sosyal ve psikolojik durumların ortaya çıkmasına yol açan bu sosyal problemin, sebeplerini incelemek önemlidir. En önemli sebepler arasında şiddetli geçimsizlik yer almaktadır. Eğitim düşüklüğü, kadının özgür olmaması, aşırı derecede alkol kullanma, hakaretler, kapalı aile gelenekleri, aldatma gibi sebepler ülkemizde boşanmanın bir diğer sebepleri arasındadır.
Yapılan incelemeler Türkiye’de boşanmaların yaklaşık %40’ının evliliğin ilk 5 yılı içinde, %20’sinin ise 6-10 yıl içerisinde gerçekleştiğini göstermektedir. Ortalama evlenme yaş farkının en yüksek olduğu ilin Kars, boşanma oranının en yüksek olduğu ilin ise İzmir olduğu belirtilmektedir.
Türkiye’de boşanmaları engelleyen en önemli unsur çocuktur.  Çocuksuz ailelerin boşanma oranı çocuklu ailelere oranla daha fazladır. Bunun sebebi de ailelerin çocukların iç dünyalarının kötü etkilenmesinden korkarak mutsuz evliliklerini devam ettirmeleridir. Böyle bir evlilik çocuğun iç dünyasını daha kötü etkilemektedir. Eşler birbirinden boşanabilir fakat çocuklarından boşanamazlar. Uyumlu anne ve baba ilişkisi çocuğun gelişiminde son derece önemli bir yer tutmaktadır. Anne ve babanın birbiriyle iyi iletişim içinde olmaları ve çocuklarına karşı değişmeyen bir sıcaklık ve sevgi hissetmeleri, çocuğun boşanma sürecine uyumunu kolaylaştıracaktır. Bu süreç çocuğa açıklanırken çocuğa karşı açık ve dürüst olmak önemlidir. Çocukların bundan sonraki süreç hakkında bilgi sahibi olması çocuk için rahatlatıcı olacaktır.
Uzmanlarımızdan Çift ve Aile Terapisti Psikolog Çiğdem Toksoy’un da belirttiği bir diğer boşanma nedeni ise toplumsal ve kültürel nedenlere bağlı olarak birçok çiftin evlendikten sonra çekirdek aile sınırı oluşturamamalarıdır. Boşanma nedenleri içerisinde birinci sırayı köken aileler ile olan anlaşmazlıkların olduğunu belirten Toksoy,  köken ailelerin evlatlarına tapusunu karşı tarafa kaptırmak istemedikleri bir mal gibi davrandıklarını böyle davranılan bireylerin de boşanma süreçlerinde kendi çocuklarını benzer bir sürece soktuklarını ifade etmektedir.
Sağlıklı bir boşanma kararının alınabilmesi için aile ve çift terapisinin önemine vurgu yapan Toksoy, ülkemizde eğitimli birçok insanın bile aile ve çift terapisi ya da daha genel bir tanımla ilişki terapisi diye bir uzmanlık alanı olduğunu bilmediklerini ve terapiste giden kişinin bireysel bir sorunu olması gerektiğini düşündüğü için yardım almaktan çekindiğini belirtmektedir. Bir aile ve çift terapisinden yardım almak eşlerin kendilerini ve ilişkiye girme biçimlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olacaktır ve girdikleri bu zorlu süreçte onlara yol gösterici olacaktır. Boşanma kararı alındıktan sonra da özellikle çocuğun da içinde olduğu bir boşanma sürecinde alınan psikolojik yardım bu süreci kolaylaştıracaktır. Çocuğun bu süreci daha iyi anlamlandırmasına sebep olacaktır.